Radyoloji
Radyoloji, hastalıkların teşhis ve tedavisinde çeşitli görüntüleme teknolojilerini kullanan bir tıp dalıdır.
Doğru tedavi, doğru tanının konulması ile başlar. Doğru tanının konulabilmesi için tıbbi laboratuvar incelemeleri ve radyolojik görüntüleme yöntemleri önem taşımaktadır.
Ankara Magnet Hastanesi, bu amaçla yola çıktığından en modern ve en yüksek teknolojiye sahip röntgen, MR, BT, Ultrasonografi, Mamografi, KMD (Kemik Dansitometrisi) gibi işlemleri konusunda uzman ve deneyimli hekimler ile gerçekleştirmektedir. Dijital teknoloji ile en ince ayrıntısına kadar değerlendirilen filmler, bilgisayar ortamında saklanmaktadır.
PACS sistemi, doktorlarımızın görüntüleme sonuçlarını ekranlarında görmesini sağlamaktadır. Bu sistem ile hasta zaman kaybetmeden hızlı hizmet ve sonuç almaktadır. Bir başka branş tarafından yapılacak değerlendirmelerde, hastaya ait görüntüleme sonucuna bir tuş mesafesi kadar kısa sürede ulaşmaktadırlar.
- Açık MR
- Tomosentezli dijital mamografi
- Ultrason
- Doppler ultrason
- Kemik taraması
- Usg eşliğinde biyopsi
- Röntgen
Yüksek manyetik alanlı MR sistemleri, kapalı MR sistemleri olarak da bilinir ve her iki tarafı açık olmakla birlikte tünel şeklindeki yapısı nedeni ile bazı kişilerde kapalı yer bunaltı hissi yaratabilir.
Tedavi için MR tetkikinin kaçınılmaz olduğu durumlarda tanı için alternatif olarak Açık MR sistemleri kullanılmaktadır.
Ankara Magnet Hastanesi, SGK ve Özel Sağlık Sigortaları ile anlaşmalı çalışmaktadır.
Seri görüntüler elde edebilmek için kullanılan yöntemde, memenin iç yapısı dokulara ayrıştırılarak görüntülenir. Bazı durumlarda, memenin iç kısmında yer alan dokuların yoğun olması, kanserli kitlelerin görüntülenmesini zorlaştırabilir.
İnce kesitlerle alınan seri görüntüler, çekim hatalarının ortadan kalkmasına ve daha ayrıntılı görüntü elde edilmesine olanak sağlar. Mamografi cihazlarının, 2 boyutlu çekim yapması sebebiyle, bazı meme kanseri hastalarında tanıda güçlük olabilmektedir. Burada en önemli problem, üst üste binen oluşumların, 2 boyutlu değerlendirmede net olarak yorumlanamamasından kaynaklanır.
Bu sebeple, gelişen teknoloji ile tomosentezde, mamografi yöntemi ile elde edilen görüntüler 3 boyutlu olarak görüntülenir ve bu şekilde yapılan uygulama ile meme net olarak görüntülenebilir. Tomosentez mamografi yönteminde, milimetrik kesitler ile kanser teşhis oranlarının artabildiği bildirilmektedir.
Ultrason veya asıl ismiyle ultrasonografi, yüksek frekanslı ses dalgaları kullanılarak, görüntü elde edilmesini sağlayan bir tıbbi tetkik yöntemidir.
Ultrason Neden Kullanılır?
Ultrason, vücudunun içerisinde organların değerlendirilmesi, meydana gelen değişimlerin, gelişmelerin ve problemlerin tespit edilmesini sağlayan bir işlemdir. Ultrason, tümöral lezyonların saptanması ve gebelik takibinde yaygın olarak kullanılır.
Ultrason, uygulaması ayrıca, hamilelikte bebeğin gelişimini izlemek, yumuşak dokularda meydana gelen sorunları gözlemlemek ve iç organlarda oluşan problemleri tanımlamak için tercih edilir.
Ultrason Nasıl Gerçekleşir?
Ultrason, olarak adlandırılan bu cihaz, dokuların arasında ilerlemek için, insan kulağının duyamayacağı frekanstaki ses dalgalarını kullanır. Bu ses dalgaları ile elde edilen gerçek zamanlı görüntü, cihaza bağlı bir monitör aracılığı ile takip edilebilir.
Ultrason cihazı, 2 ayrı parçadan meydana gelir. Parçaların ilki, insan vücudu ile temas eden prob olup, el ile kontrol edilir. Cihazın diğer parçası ise prob’un gönderdiği ses dalgalarını görülebilir hale getiren görüntü işleme ünitesidir.
Doppler, diğer adıyla doppler ultrason, normal ultrasona benzeyen bir tıbbi görüntüleme yöntemidir. Bu yöntem, radyo dalgaları ya da diğer adıyla ses dalgalarının kullanılmasıyla vücudun iç yapısının görüntülenmesine izin verir. Bu yöntem de radyasyon içermez.
Doppler Neden Kullanılır?
Doppler, kullandığı dalgalar ultrasona göre daha güçlüdür. Bu nedenle daha detaylı çekim ve görüntüleme istendiği zaman bu yöntem tercih edilir. Doppler, yöntemi kullanılarak kol, bacak gibi yerlerde, yer alan ana bölgeler incelenir. Aynı zamanda boyunda yer alan ana noktalar da bu yöntem sayesinde kolaylıkla görüntülenebilir.
İnceleme sırasında kan akışı kontrol edilir. Kan akışıyla ilgili bir sorun olup olmadığını test etmek bu görüntüleme yöntemiyle mümkün olmaktadır.
Kemik Taraması Neden Kullanılır?
Kemik taraması, kadınlarda, 40 yaşından sonra kemik kütlesinde kayıp başlamaktadır, bu durum menopoz ile daha da artış göstermektedir. Kadınlarda menopozun, ilk on yılı içinde, kemik kütlesinin ortalama % 15; erkeklerde ise tüm yaşam boyunca % 20 – 30 kemik kütle kayıbı yaşanmaktadır.
Kemik kütlesindeki, kayıp oranı arttıkça, kırık riski artmaktadır. Kemik yoğunluğu ölçümü ile hem osteoporoz ve kırık riski hesaplanabilmekte, hem de tedavi sonrası takip yapılabilmektedir.
Menopozdan sonra, kadınları en çok etkileyen olaylardan biri, yani Osteoporoz, kemiklerin kalsiyum içeriğinin kaybı sonucu kemiğin incelmesiyle kırık riskinin artmasıdır.
Dolayısıyla kemik taraması, gerekli tetkik ve tahlillerin yaptırılıp, doktorlar tarafından takibe ve incelemeye alınması büyük önem taşır.
Kemik Yoğunluğu Ölçümü Kimlere Yapılır?
- Sigara içiyorsanız ya da kalça kırığı gibi kişisel ya da ailesel bir öykünüz varsa,
- Kemik kaybı ile birlikte seyreden hastalıkları olan bir erkekseniz,
- Tip 1 (insülin bağımlı) şeker hastaları, ya da osteoporoz aile öyküsü olanlar,
- İdrar incelemelerinde aşırı kolajen artışları gösteren ve yüksek dozda kemik içeriği değişimine uğrayanlar,
- Omurgalarında kırık olan ya da osteoporozun diğer bulgularını taşıyanlar,
- Menopoz öncesi dönemde osteoporoz açısından yüksek risk taşıyan kadınlara,
- Cerrahi olarak menapoza giren (her iki yumurtalığı alınan) kadınlara,
- Menopoz sonrası risk faktörleri taşıyan kadınlara,
- Zayıf ve uzun boylu menopoz sonrası kadınlara,
- Ailede osteoporoz öyküsü bulunanlara,
- Omurga kırığı olanlara,
- 160 cm den kısa boy ve 50 kilogramdan düşük ağırlık,
- Yılda 2,5 cm’den fazla boy kısalması olanlara,
- 65 yaştan büyük olanlara,
- Kalsiyumdan fakir beslenenlere,
- Erişkin yaşta küçük darbe veya travmalar ile kırık oluşması durumlarında,
- Röntgen filminde kemik yoğunluğunda azalma (osteopeniye) saptananlara,
- Aşırı alkol, sigara, kahve tüketenlere,
- Östrojen tedavisine kontrendikasyon varsa,
- Testesteron seviyesi düşük olanlara,
- 1 aydan uzun süren hareketsiz (immobilizasyon) kalmak zorunda olanlara,
- Şeker hastalarına,
- Heparin, antiasit kortikosteroidler (prednisone), dilantin ve barbitüratlar, tiroid hormonu gibi ilaçları uzun süreli kullananlara.
Kemik Yoğunluğu Ölçümü Kimlere Yapılmaz?
- Hamilelere,
- İnceleme tarihinden 2 – 6 gün önce ağız veya damar içi yolla kontrast madde kullanmış olanlara,
- Hareketsiz yatamayanlara,
- İleri derecede omurga deformasyonu olanlara yapılamaz.
Ultrason eşliğinde biyopsi, karaciğer, böbrek, tiroid, meme ve prostat gibi organların patolojilerinde doku tanısı gerekli olduğu zaman ultrason eşliğinde biyopsi yapılmaktadır.
Vücutta şüphe duyulan dokular için uygulanan biyopsi ile bu istenmeyen dokunun tamamının çıkarılması da söz konusudur. Böylece, biyopsi hem tanı hem de tedavi niteliği taşır.
Ultrason Eşliğinde Biyopsi Neden Kullanılır ve Nasıl Yapılır?
Kanserin kesin tanısı için uygulanan biyopsi, meme, beyin ve tiroid gibi vücudun farklı bölgelerinden alınan doku parçalarının, patolojik inceleme yapılarak, kesin sonuca ulaşmasını sağlar. Hem dokunun yapısı incelenir, eğer tümör varsa tipi saptanabilir. Doku ve çevresine uygulanacak tedavi kısmında da, biyopsiden alınan sonuç faydalıdır. Biyopsi yapılması, hastalığın teşhis edilmesine, yayılmasına ya da kötü bir seyir halini almasına kesinlikle yol açmamaktadır.
İnce iğne aspirasyon biyopsileri; genellikle lokal uyuşturma yöntemine gereksinim olmamaktadır. Hastalar, hafif bir ağrı duyabilirler. Biyopsi sonrasında genellikle ağrı veya hassasiyet görülmez.
Kalın iğne aspirasyon b; ağrılı olabileceği için lokal uyuşturma yöntemi kullanılmaktadır. Biyopsi sonrasında, işlem bölgesinde 1-2 saat sürebilen ağrı veya 1-2 gün sürebilen hassasiyet olabilmektedir.
Röntgen, vücut içini x ışınları ile görselleştirir. Pek çok doku ve kemiklerin görüntülenmesinde yaygın olarak kullanılır ve ağrısız bir tetkiktir. Hastalıkların teşhis, takip ve tedavi süreci için çok faydalıdır.
Röntgen çekimleri, hastanelerin röntgen bölümlerinde, radyografi uzmanları tarafından uygulanmaktadır.
Radyografik muayene, vücudun iç kısımlarının röntgen teknikleri ile görüntülenmesini sağlayan birçok çalışmayı kapsar. X ışınının neden olduğu radyasyon tahribatı düşüktür.
Röntgen Neden Kullanılır?
Röntgen tetkikinde, enerji yüklü röntgen ışınından faydalanılır. Bu ışınlar, vücuda girer ve değişik yoğunluktaki vücut dokularına takılır. Vücudun belirli bir bölgesine yöneltilen ve diğer taraftan çıkan ışınlar bir film levhası tarafından tutulur. Böylelikle, röntgen tetkiki ile üç boyutlu doku ve organların iki boyutlu olarak, röntgen filmine yansıtılıp görünür hale getirilmesi söz konusudur.
Röntgen filminin çekilmesi, çabuk gerçekleşir ve hasta için ağrı verici değildir. Fakat bu esnada ışınlama yükü oluşur. Bundan ötürü çocuklarda ve gençlerde, ilk tanı için gerekli tetkikler çerçevesinde röntgen, ilk adımlardan biridir. Mümkün olduğunca az sayıda röntgen filmi çekilmesinde fayda vardır. Röntgen filmleri, daima radyoloji alanında uzmanlaşmış bir doktorla birlikte, tedavi ekibi tarafından incelenir ve değerlendirilir.
Radyoloji Branşında Görev Yapan Doktorlarımız