Diyabet, toplumda sıkça karşılaşılan kronik hastalıklardan biridir ve genellikle yüksek kan şekeri seviyeleriyle ilişkilidir. Kan şekeri kontrol altına alınamadığında, diyabet komplikasyonları gelişebilir. Diyabet hastalarının yaklaşık beşte birinde zaman içinde ayakta iyileşmeyen yaralar, ülserler veya enfeksiyonlar ortaya çıkabilir ve uygun bir şekilde tedavi edilmezse bu durum ayak veya bacak kaybına kadar ilerleyebilir. Diyabetik ayak yarası tedavisi, bir dizi uzmanlık alanını içeren kapsamlı bir yaklaşım gerektirir.
Diyabetik ayak, şeker hastalığının uzun süreli olması veya kan şekeri seviyelerinin kontrol edilememesi sonucunda ayakta kronik yara oluşumudur. Diyabet, genellikle nöropatiye (sinirlerde enflamasyon) veya vaskülopatiye (damarlarda enflamasyon) neden olarak kılcal damarları etkiler. Diyabetik hastalarda hem nöropati hem de vaskülopatiye bağlı olarak ayaklarda yaralar gelişebilir.
Normal bireylerde basit bir ayakkabı darbesi veya tırnak batması gibi durumlar uygun tedavi ile kısa sürede iyileşebilirken, diyabet hastalarında bu tür durumlar diyabetik ayak ülserine dönüşebilir. Diyabetli hastalarda ayaklarda yanma, uyuşukluk, his kaybı, ayakta terleme kaybı, kuruluk, topuk çatlaması gibi belirtiler varsa nöropati ve vaskülopatiden şüphelenilmelidir. Diyabetik ayak yarası gelişmeden önce, gerekli önlemler alınmalı ve uygun tedaviye erken başlanmalıdır.
Diyabetik ayak evreleri
Diyabetik ayak, diyabet hastalarında ortaya çıkan ve çeşitli evrelerde seyreden bir durumdur. Otonom nöropatiye bağlı terleme mekanizmasının bozulması, ayaktaki kuruluk, ciltte çatlaklar, yarıklar ve nasır oluşumuna yol açabilir. Bu çatlaklar ve yaralar, mantar ve diğer enfeksiyon etkenleri için bir giriş kapısı oluşturabilir. Enfeksiyon, çatlakların derinleşmesine ve büyümesine neden olabilir.
Diyabetik duyusal nöropati sonucunda hasta, enfekte olmuş bir yarayı veya ağrıyı hissetmeyebilir. Yara büyüdükçe ve enfeksiyon ilerledikçe, hasta genellikle akıntı veya diğer belirtilerle yarayı fark edebilir. Ancak bu aşamada yara genellikle ayağı ve bacağı tehdit edici bir duruma gelebilir. Ayrıca, diyabete bağlı damar hasarı nedeniyle yara iyileşmesi de gecikebilir.
Diyabetik ayak evreleri Wagner Sınıflandırmasına göre şu şekilde sıralanır:
- Evre 0: Sağlıklı cilt
- Evre 1: Yüzeyel ülser
- Evre 2: Derin ülser
- Evre 3: Kemik tutulumlu ülser
- Evre 4: Ön ayak kangreni (parmaklar/ayak ucu)
- Evre 5: Tüm ayak kangreni
Diyabetik ayak yarası, diyabet hastalarının yaklaşık %10-15’inde görülebilir. Ülkemizde yaklaşık 10 milyon diyabet hastası olduğu tahmin edilmekte olup, bu durumla karşı karşıya kalan hastaların sayısı ise 1-1,5 milyon civarındadır.
Diyabetik ayak sorunu genellikle şu kişilerde daha sık görülür:
- Ayaklarda sinir hasarı veya zayıf kan akışı olanlar
- Uzun süreli diyabet hastalığı olan ve kan şekeri dengesi sağlanamayanlar (sık hiperglisemi atakları geçirenler)
- Obezite sorunu olanlar (kilo problemi olanlar)
- 60 yaşın üzerinde olanlar
- Yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol sorunu olanlar
Diyabetik ayak belirtileri
- Ayak yaraları ve ülserler: Diyabetik ayak, kontrolsüz şeker kullanımı ve diyabetik komplikasyonlar sonucunda ayaklarda yaraların oluşmasına yol açabilir. Bunlar genellikle iyileşmekte zorlanan, yavaş iyileşen ülserler şeklinde kendini gösterebilir.
- Dolaşım sorunları: Kontrolsüz diyabet, damarların tıkanıklığı ve daralması (diyabetik vaskülopati) ile ilişkilendirilebilir. Bu durum bacaklarda ağrıya, kramp hissine ve yürüme esnasında bacaklara yeterli kanın ulaşamamasına neden olabilir. Başlangıçta ağrı hafif olabilir ancak ilerledikçe şiddetlenebilir.
- Sinir hasarı: Diyabetik nöropati olarak adlandırılan sinir hasarı, ayaklarda uyuşukluk, karıncalanma veya hissizlik hissine yol açabilir. Bu durum, ayak yaralarının fark edilmemesine veya hissedilmemesine neden olabilir.
- Bacaklarda soğukluk ve renk değişikliği: Dolaşım sorunlarına bağlı olarak bacaklarda soğukluk hissi, cilt renginde değişiklikler ve tüy dökülmesi gibi belirtiler olabilir.
- İyileşmeyen yaralar ve ülserler: Diyabetik ayak durumunda, iyileşmekte zorlanan, tekrarlayan veya iyileşmeyen yaralar ve ülserler ortaya çıkabilir. Bu yaralar, enfeksiyon riskini artırabilir ve tedavi edilmediğinde ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Bu belirtiler, diyabetik ayak sendromunu işaret edebilir ve bu belirtilerden bir veya birkaçının ortaya çıkması durumunda, bir sağlık uzmanıyla görüşmek önemlidir. Erken müdahale, ciddi komplikasyonların önlenmesine yardımcı olabilir.
Diyabetik ayak teşhisi nasıl yapılır?
- Fiziksel muayene: Doktor, hastanın ayaklarını inceleyerek yaralar, ülserler, cilt değişiklikleri veya sinir hasarı belirtileri gibi fiziksel belirtileri değerlendirir. Ayrıca, nabız alamama veya dolaşım sorunları gibi bulgular da incelenir.
- Doppler ultrasonografi: Dolaşım sorunlarını değerlendirmek için kullanılan bir yöntemdir. Nabızların alınamadığı durumlar veya dolaşım sorunlarının belirlenmesi için Doppler ultrasonografi sıkça tercih edilir.
- Anjiyografi: Bu teknik, damarların görüntülenmesi için kullanılır. Anjiyografi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR) veya kateter anjiyografi şeklinde yapılabilir. Bu yöntemler, damarların durumunu detaylı bir şekilde görüntülemek için kullanılır ve damar tıkanıklıklarını veya daralmalarını gösterebilir.
- Biyokimyasal testler: Kan testleri, diyabetin kontrol düzeyini ve diğer tıbbi faktörleri değerlendirebilir. Bu testler genellikle hastanın genel sağlık durumunu anlamak için kullanılır.
Bu teşhis yöntemleri, diyabetik ayak sendromunun teşhisinde kullanılan temel yöntemlerdir. Hekim, hastanın belirtilerine, fiziksel muayenesine ve gerektiğinde görüntüleme tekniklerine dayanarak bir teşhis koyabilir. Tedavi planı, teşhisin doğruluğuna ve hastanın durumuna bağlı olarak belirlenir.
Diyabetik ayak tedavisi
Diyabetik ayak tedavisi oldukça kapsamlı ve multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Diyabetik ayak tedavisinde kullanılan bazı yöntemler:
- Yara bakımı: Diyabetik ayak yaralarının tedavisinde öncelik, ölü dokuların temizlenmesi ve hijyenik bir ortamın sağlanmasıdır. Bu amaçla özel pansumanlar, yara temizliği ve hijyen konularında dikkatli bir bakım yapılmalıdır.
- Dolaşımın iyileştirilmesi: Dolaşım sorunları, diyabetik ayak yaralarının iyileşmesini zorlaştırabilir. Bu nedenle, kan dolaşımını artırmak için önerilen tedaviler arasında ilaçlar, egzersiz programları ve cerrahi müdahaleler yer alabilir.
- Enfeksiyon kontrolü: Diyabetik ayak yaraları enfekte olma eğilimindedir. Bu yüzden, enfeksiyon riskini azaltmak için antibiyotik tedavisi gerekebilir.
- Ameliyat ve rekonstrüktif cerrahi: Diyabetik ayak yaralarının ilerlemesi durumunda amputasyon gerekebilir. Amputasyon, enfeksiyonun yayılmasını engellemek için etkilenmiş uzvun kesilmesini içerir. Ayrıca, dolaşımın restore edilmesi veya iyileşmeyen yaraların tedavisi için rekonstrüktif cerrahi uygulanabilir.
- Yenilikçi tedaviler: Son yıllarda gen ve kök hücre tedavileri, diyabetik ayak yaralarının tedavisinde umut verici olarak görülmektedir. Gen tedavileri, büyüme faktörlerini içeren tedaviler veya kök hücre uygulamaları, yara iyileşmesini hızlandırmak ve doku onarımını desteklemek için araştırılan alanlardır.
- Vasküler değerlendirme ve girişimsel tedaviler: Damarların durumunu belirlemek için Doppler ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans (MR) anjiyografi gibi görüntüleme yöntemleri kullanılır. Tedavi, damar tıkanıklıklarının açılması veya onarılması için endovasküler (balon anjiyoplasti veya stent) veya açık cerrahi (endarterektomi veya bypass) yöntemleriyle yapılabilir.
- Amniyotik membran ve mezenkimal kök hücrelerin kullanımı: Amniyotik membran, yara iyileşmesini hızlandırıcı özelliklere sahiptir ve diyabetik ayak yaralarının tedavisinde kullanılır. Mezenkimal kök hücreler de iyileşme sürecini desteklemek için umut vaat eden bir tedavi alternatifidir.
Diyabetik ayak tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve her hasta için farklılık gösterebilir. Hastanın durumuna ve yaralanmanın ciddiyetine bağlı olarak, uygun tedavi planı ve yöntemler uzmanlar tarafından belirlenmelidir.
Diyabetik ayak yarasında hiperbarik oksijen tedavisi
Diyabetik ayak yaralarında hiperbarik oksijen tedavisi önemli bir destek tedavisidir. Bu tedavi yöntemi, kronik yaraların iyileşme sürecini hızlandırmak ve vücudun oksijen seviyesini artırarak dokuların iyileşmesini desteklemek için kullanılır. Yaranın çevresindeki dokulara yüksek basınç altında oksijen verilmesiyle, iyileşme süreci teşvik edilir.
Hiperbarik oksijen tedavisi, özellikle enfekte ayak yaraları ve dokularda yetersiz oksijen bulunması durumlarında etkilidir. Tedavi genellikle bir dizi seans halinde uygulanır ve hasta durumuna göre 20 ila 30 seans arasında değişebilir. Tedavi sürecinde genellikle günde bir seans olmak üzere haftada 5 kez uygulama önerilir.
Diyabetik Ayak ve Kronik Yara Tedavi Merkezi gibi multidisipliner yaklaşımlar sunan sağlık kurumları, bu tür tedavileri sağlığınızı tek bir merkezde koordine ederek daha hızlı ve etkili bir şekilde yönetebilmenizi sağlar. Bu merkezlerde, hastaların tüm gereksinimlerini karşılamak için farklı uzmanlık alanlarından doktorlar ve sağlık profesyonelleri bir araya gelerek kapsamlı bir yaklaşım sunarlar. Bu da tedavinin daha hızlı ve doğru bir şekilde planlanmasına yardımcı olur.