Vücudun dış yüzeyini kaplayarak en büyük organdır, deri. Dış dünya ile sürekli temas halinde olan bu önemli orgamız; alerjenlerden fiziksel etkenlere, iklim koşullarından mikroplara kadar çevresel faktörlerle etkileşim içindedir. Bu durum, deriyi çeşitli hastalıklara karşı hassas hale getirir. Cilt rahatsızlıkları, dünya genelinde sıkça karşılaşılan sağlık sorunlarından biridir. Deri hastalıklarının farklı türleri, bölgesine ve kökenine bağlı olarak ortaya çıkar ve tanı, tedavi ve takip süreçleri genellikle hastanelerin dermatoloji (cildiye) bölümlerinde gerçekleştirilir.
Çoğu cilt rahatsızlığında ortak belirtiler görülür, bu da doğru teşhisin zamanında konulmamasına ve yanlış tedavilere yol açabilir. Deri hastalıkları, diğer tıbbi sorunlar gibi büyük önem taşır. Bu yüzden deri hastalıklarının, diğer tüm rahatsızlıklar gibi ciddiye alınması ve erken teşhis ile tedavi için gerekli adımların atılması büyük önem arz eder. Erken tanı konulduğunda, hastalığın ilerlemesini engellemek ve etkili bir şekilde tedavi etmek daha olası hale gelir.
Akne
Akne, toplumda sıkça bilinen adıyla sivilce, birçok insanın hayatının belirli dönemlerinde yoğun olarak ortaya çıkarken bazıları için ise yaşam boyu devam edebilen bir durumdur. Aknenin oluşumunda tetikleyici birkaç faktör bulunmaktadır. Genel olarak, deri altında yağ üretimiyle görevli bezlerin ve kıl köklerinin çeşitli nedenlerle tıkanması sonucunda akne oluşumu gözlemlenir. Vücudun cildi nemli tutmak için ürettiği sebumun artması, fazla sebum hücrelerinin ölmesine yol açar. Bu durumda ölü sebum hücreleri gözeneklerde sıkışarak beyaz veya siyah noktaların oluşumuna neden olur. Bu noktalarda yaşayan bakteriler, gözenekler içinde hapsolur ve akne oluşur.
Akne genellikle alın, göğüs, yüz, omuzlar ve üst sırt gibi bölgelerde görülür. Her yaşta ortaya çıkabilmesine rağmen, genellikle gençlerde daha yaygın olarak görülür. Akne; hormon dengesizliği, kullanılan ilaçlar ve aşırı şekerli gıdalar gibi faktörlerden etkilenebilir. Bu nedenle, beslenme alışkanlıklarına ve kullanılan ilaçlara dikkat etmek akne kontrolünde önemli olabilir.
Egzama
Egzama, cildin kızarıp kaşınmasına sebep olan bir cilt rahatsızlığıdır. Akne gibi, egzama da her yaşta görülebilir ama genellikle çocuklarda daha sık ortaya çıkar. Bilimsel adıyla atopik dermatit olarak bilinen egzama, bazı kişilerde kronik bir seyir izlerken bazılarında ise aralıklarla tekrarlayabilir. Kronik egzama yaşayan kişiler genellikle hayatlarının geri kalanında bu durumla başa çıkmak zorunda kalabilirler. Nadir durumlarda egzama astım veya saman nezlesi gibi diğer alerjik durumlarla ilişkilendirilebilir.
Henüz egzamanın kesin bir tedavisi bulunmamakla birlikte, kullanılan tedaviler ve kişisel bakımlar kaşıntıyı azaltabilir ve yeni şiddetlenmeleri engelleyebilir. Egzama olan kişiler, sert kimyasallar içeren sabunlardan kaçınmalı, düzenli olarak ciltlerini nemlendirmeli ve doktorun önerdiği kremleri kullanmalıdır. Bu şekilde, hastalığın hafiflemesi sağlanabilir; aksi takdirde egzama cildin diğer bölgelerine yayılabilir.
Kurdeşen (Ürtiker)
Kurdeşen, ciltte aniden ortaya çıkan ve genellikle kısa sürede kaybolan, böcek ısırığına benzer kırmızı veya ten renginde küçük kabarcıklardır. Bu döküntülere genellikle kaşıntı eşlik eder ve halk arasında ürtiker olarak da bilinir. Döküntülerin oluşumuyla birlikte kaşıntı da sıklıkla meydana gelir. Kurdeşen, dünya genelindeki insanların yaklaşık %20’sini yaşamlarının bir döneminde etkileyebilir. Kaşıntı ve kurdeşen belirtileri, çizilmek, alkol tüketimi, egzersiz veya duygusal değişiklikler gibi faktörlerle şiddetlenebilir.
Kurdeşen belirtileri görüldüğünde, doktora danışmak önemlidir. Doktorun önerdiği kremler veya merhemler, kurdeşen belirtilerinin hafiflemesine ve ortadan kalkmasına yardımcı olabilir.
Uçuk ve zona
Varicella zoster virüsü, suçiçeği hastalığına neden olan bir virüstür ve bu virüs sinirlerde iltihaba yol açarak zona olarak adlandırılan bir hastalığa sebep olabilir. Suçiçeği genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkar ve oldukça bulaşıcıdır. Bu hastalık ilerleyen yaşlarda, vücudun zayıf düştüğü durumlarda zona olarak yeniden ortaya çıkabilir. Suçiçeği atlatıldıktan sonra, virüs sinir köklerinde uykuya geçer ve zona oluşumuna neden olabilir.
Uçuk, herpes simpleks virüsüne bağlı olarak meydana gelen bir durumdur. Genellikle ağız, dudak ve diş etinde ağrılı yaralar şeklinde kendini gösterir. Bu yaralar sıvı dolu kabarcıklar halinde gruplar halinde oluşur. Uçuk virüsü vücuda yerleşir ve insan ömrü boyunca kalır. Vücut direncinin düştüğü zamanlarda, uçuk virüsü de ortaya çıkabilir.
Her iki durumda da doktor önerisi doğrultusunda kullanılan kremler veya merhemler, hastalığın belirtilerini hafifletmede yardımcı olabilir.
Sedef hastalığı
Sedef hastalığının gelişiminde artan cilt hücresi üretimi etkilidir. Sedef, ciltte pullarla kaplı, kırmızı ve kabuklu lekelerin oluşmasına neden olan bir hastalıktır. Bu lekeler genellikle dirsekler, dizler, kafa derisi ve sırt gibi bölgelerde ortaya çıkar, ancak vücudun diğer herhangi bir yerinde de görülebilir. Bazı hastalarda kaşıntı ve ağrı gibi belirtiler gözlenebilir. Herhangi bir yaş grubu, sedef hastalığına daha yatkın değildir; her yaşta insan bu hastalığı geliştirebilir. Hastalık, farklı bireylerde farklı seyirler gösterebilir; bazılarında kaşıntı ve ağrı daha yoğun olabilirken, bazılarında daha hafif seyredebilir.
Sedef hastalığının tedavisi için D vitamini analogları veya topikal kortikosteroidler gibi kremler ve merhemler kullanılabilir. Ancak bazı durumlarda bu tedavi yöntemleri yetersiz kalabilir. Bu durumda, daha sistemik tedaviler gerekebilir ve bu tedaviler genellikle oral veya enjekte edilen ilaçları içerebilir.
Mantar enfeksiyonları
Mantar enfeksiyonları, cilt hastalıklarının önemli bir bölümünü oluşturur. Mantar enfeksiyonlarının tedavi edilmemesi durumunda, başka enfeksiyon riski artabilir ve lenf bezlerinde iltihaplanma (lenfanjit) gibi durumlar gelişebilir. Mantar enfeksiyonlarının birçok çeşidi bulunmaktadır. En yaygın olanları tırnak mantarları, kasık mantarları, vücut mantarı ve genital bölge mantarlarıdır.
Tırnak mantarları genellikle tırnağın şeklinde bozulmalara ve kırılmalara yol açabilir. Kasık mantarları uyluk bölgesinde ortaya çıkar ve genellikle kızarıklık, kaşıntı ve su toplaması gibi belirtilerle kendini gösterir. Vücut mantarları vücudun çeşitli bölgelerinde oluşabilir ve kaşıntı, kızarıklık ve su toplaması gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Genital bölge mantarları, özellikle kadınlarda vajinal mantar enfeksiyonu olarak sıkça görülür. Bu durum kaşıntı, koku ve akıntı gibi belirtilerle kendini gösterebilir.
Mantar enfeksiyonlarının tedavisi için doktorun önerdiği krem ve merhemler kullanılabilir. Bu tedavi yöntemleri enfeksiyonun türüne ve şiddetine göre uygulanarak mantarların tedavisi mümkün olabilir.
Cilt kanseri
Cilt kanseri, cilt hücrelerinin anormal bir şekilde büyümesiyle ortaya çıkan bir tür kanserdir. Genellikle güneşe yoğun maruz kalma, ancak yalnızca güneşe açık bölgelerde değil, vücudun herhangi bir noktasında görülebilir. Üç ana türü vardır: bazal hücreli karsinom, yassı hücreli karsinom ve melanom.
Ultraviyole ışınlara maruz kalma süresini azaltmak, cilt kanseri riskini azaltabilir. Güneşin yoğun olduğu zamanlarda güneş kremi kullanarak güneşe çıkmak, riski azaltabilir. Genellikle güneşe maruz kalan bölgelerde, özellikle yüz, dudaklar, kulaklar, boyun, göğüs, kollar ve eller gibi bölgelerde cilt kanseri görülme olasılığı daha yüksektir. Kadınlar özelinde, bacaklarda da cilt kanseri görülme olasılığı yüksektir. Nadiren de olsa avuç içi, el ve ayak tırnaklarında da cilt kanseri riski vardır.
Araştırmalar, açık cilt rengine sahip kişilerin cilt kanserine daha yatkın olduğunu göstermiştir. Ancak bu, koyu tenli bireylerin cilt kanserine yakalanmadığı anlamına gelmez. Daha düşük bir oranda da olsa, koyu tenli insanlarda da cilt kanseri görülebilir.
Cilt kanserinin tedavisi çeşitli yöntemlerle yapılabilir: dondurucu tedavi, eksizyonel cerrahi, Mohs cerrahisi, radyasyon tedavisi, kemoterapi, fotodinamik tedavi ve biyolojik tedavi gibi yöntemler kullanılabilir.
Eğer yukarıdaki belirtilerden herhangi birine sahipseniz veya herhangi bir deri hastalığından şüpheleniyorsanız, dermatoloji polikliniklerine başvurarak bir uzmana muayene olmanız önemlidir.